İnsani Savunma

İnsani Savunma, insanlığın tarih sahnesindeki en zor zamanında; “gerçeğin peşine” düşmüştür. Bu zorluk, zamanın getirdiği şartlardan ziyade, “saklanan gerçeğin peşinde” olmaktan doğmaktadır.

İnsanlık; tarih çizgisinde birçok kritik eşikten geçmiş ancak günümüzdeki “değişim hızına” tarihin herhangi bir safhasında yetişememiştir. Kavimler göçüyle sonlanan ilk çağ, İstanbul’un fethiyle biten orta çağ, Fransız İhtilali’yle başlayan yakın çağ derken insanlık bugünlere kadar gelmiş ancak özellikle Fransız İhtilali’nden sonra öyle hızlı bir “değişim” dönemine girmiştir ki, kelimenin tam anlamıyla kendi hızına yetişemez olmuştur.

İnsanlık; son yirmi yılda özellikle internetin yaygın kullanılmasıyla, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak tek tipleşen bir hal alsa da; insanca yaşam ve medeniyet kavramlarının tanımı çok bir o kadar değişmiş, dahası bu kavramların tanımı herkes için başka hal almıştır.

Medeniyet ve daha özelinde insanca yaşam, tarih çizgisinde, kimi zaman sadece tek bir kişinin kimi zaman ise sadece belli bir “topluluğun” refahı olarak yorumlanırken; aslında olması gereken insanın, yeryüzünde yaşayan diğer her canlı ve temas kurduğu her varlıkla birlikte ortak refah içinde yaşaması olarak yorumlanmalıdır.

İnsani Savunma, işte tam da böyle kavram karmaşasının yaşandığı bir zamanda ortaya çıkarak, dünden yarına insanca bir köprü kurulması gerektiğini düşünenlerin bir araya geldiği Yeşil Derman topluluğunun bir savunma hattı olarak ortaya çıkmıştır. Başka bir ifadeyle, yeryüzünün her yerinde insanlık “Yeni Dünya Düzenine” teslim olurken; bu teslimiyeti sorgulayan ve belki de “Eski Dünyanın” son savunma hattını oluşturan insanlardan ibarettir.

İnsani Savunma, insanlığın tarih sahnesindeki en zor zamanında; “gerçeğin peşine” düşmüştür. Bu zorluk, zamanın getirdiği şartlardan ziyade, “saklanan gerçeğin peşinde” olmaktan doğmaktadır. Öyle ki, insanlığı yeryüzündeki diğer tüm canlılardan ayrılmasına neden olan akıl ve bundan doğan idrak becerileri ile bu iki değerin sonucu olan ifade özgürlüğü tarihin hiçbir döneminde bu derece “kontrollü” baskı altına alınmamış, bu derece tek bir merkeze teslim edilmemiştir.

Yeşil Derman olarak dostlarımıza sunduğumuz işbu İnsani Savunma Hareketi de işte bu baskıya karşı “insanı” ve “insani değerleri” savunanların durduğu yeri göstermektedir. Bu hareket; geçmişin insanlığına dair bir vasiyet değil, tam aksine geleceğin insanlığı için alınmış vaziyettir.

Bu vaziyetin ortaya çıkışında ve daha önemlisi yaşamasında emeği geçen her bir insan iyi bilmektedir ki; yarın toprak olup yok olduklarında bile durdukları bu son yer daima insanlığa ışık saçacaktır.